VEFASIZLIĞIN AYNASINDA BİR ŞEHİR: ÇÜRÜMEYE TERK EDİLEN HAYIRLAR
Bir şehir, kendisine hizmet edenlere nasıl davranırsa geleceğini de öyle inşa eder. Vefayı gelenekten, sahiplenmeyi ahlaktan, minnettarlığı ise insanlık onurundan sayarsak… Biz, bu sınavdan geçebiliyor muyuz?
Sevgili Ufuk Kekül’ün yazı dizisini okuyunca anımsadık ve hatırladık.
Öner Hekim’in Giresun’a kazandırdığı eserlerin bugünkü hali, ne yazık ki bu soruya verilecek cevabı ağırlaştırıyor. Çünkü ortada sadece ihmal değil, bilinçli bir yok sayma, isim silme ve unutma çabası var.
Üstelik bunlar bir köşe yazısında dile getirildiğinde bile, asıl muhataplar sessizliğe bürünüyor. Sessizlik ise bazen suç ortaklığına, bazen de umursamazlığa işaret eder.
Piraziz Şeyhli Mahallesi’ndeki Gülizar Nasuh Hekim Sağlık Ocağı, yıllarca bölge halkına şifa dağıttı. Doktoruyla, hemşiresiyle, odalarından yayılan iyot kokusuyla bir güven kapısıydı. İnsanlar oraya sadece ilaç yazdırmak için değil, dertleşmek, hâl hatır sormak için de giderdi.
Sonra bir gün, kimsenin doğru düzgün açıklamadığı bir sebeple kapatıldı. Daha acısı, bu bina bir önceki belediye yönetimi döneminde dört yıla yakın inşaat işçilerinin yatakhanesi olarak kullanıldı. Hem de özel bir şahsın işçileri, kamuya ait bir hayır eserinin içinde konaklatıldı.
Oysa Öner Hekim’e dönüp “Başkanım, işçilerimizi bir otelde barındırmamız gerekiyor, maddi imkânımız yok” deselerdi, eminim ki tek kelime etmeden tüm masrafı karşılayacaktı.
Onu tanıyan herkes bilir ki, o, yapılan hayırların amacına uygun şekilde sürdürülmesi için elinden geleni yapar. Ama belli ki asıl niyet bu değildi. Bugün o bina, sıvaları dökülmüş, camları kırılmış, kapıları paslanmış bir viraneye dönüşmüş durumda. Sağlık için yapılan yer, adeta hastalık saçan bir mezbelelik.
Bir hayır eserine bu muamele reva mıdır?
Kovanlık Beldesi’nde, Hekim’in 2001 yılında babası Hacı Cemal Hekim adına yaptırdığı çeşme vardı. Üzerinde ismi, taşlarında emeği, suyunda bereket vardı. Ama bir önceki belediye yönetimi zamanında bu çeşme yıkıldı. Yerine yenisi yapılmadı. Sanki orada hiç olmamış gibi…
Bir çeşme yıkılır mı? Hele ki hayrat olan, Allah rızası için yapılan bir çeşmeye kıyılır mı? Su gibi aziz bilinen bir nimetin kaynağı yok edilir mi?
Üstelik bu sadece maddi bir kayıp değil, manevi bir yıkımdır. O çeşmeden su içen herkesin duası, onu yaptıranın hanesine yazılırdı. Şimdi o dua kapısı kapatıldı.
Piraziz’deki halı saha, Öner Hekim’in gençlere spor sevgisi aşılamak için yaptırdığı bir tesisti. Oğlu Ömer’in adını taşıyordu: Ömer Hekim Halı Sahası. Ama bir gün o tabelanın yerinde yeller esti.
Söküldü mü, düştü mü?
Bilmiyoruz. Ama bildiğimiz şu: Yerine yeni bir tabela asılmadı. Ömer Hekim’in adı, gençlerin hafızasından silinsin diye özel bir çaba mı gösterildi?
Adını silmek, varlığını silmek midir? Bir ismi yok sayarak, o ismin kazandırdığı eseri de yok sayabileceğini mi sanıyorlar?
Bozat-Armutçukuru Mahallesi’ndeki Süriye Hekim Hayratı, şifalı suyuyla tanınan bir çeşmeydi. Annesinin adını yaşatmak isteyen Öner Hekim, bu hayratı yaptırmış, halkın hizmetine sunmuştu. Yıllar önce Saadettin Teksoy’un bile programında yer verdiği bu çeşme, bugün otların arasında kaybolmuş durumda. Önüne bir çöp konteyneri konmuş, yanına pis ve bakımsız bir tuvalet yapılmış. Manevi değeri zedelenmiş, halkın gönlündeki yeri gölgelenmiş. Bir hayır eseri, hele ki annenin adına yapılmış bir çeşme…
Buna bu saygısızlığı yapmak, sadece Öner Hekim’e değil, bu şehrin vicdanına da hakarettir.
Bu dört örnek, sadece buzdağının görünen kısmı. Öner Hekim’in bağışladığı birçok yer ya kapalı ya işlevsiz ya da adı silinmiş durumda.
Burada mesele sadece Öner Hekim değil. Mesele, bu şehirde “iyiliğe sahip çıkma” kültürünün giderek yok olması. Bir hayır eseri, devlete teslim edildiğinde emanettir. Emanete ihanetin vebali büyüktür. Hele ki o eser, tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan kamu malına dönüşmüşse, bu ihmalin hesabı sadece bu dünyada değil, öte dünyada da sorulur.
Peki neden böyle oluyor?
Bazıları, “Sahip çıkmak siyasi rakibin ismini yaşatmak olur” diye düşünüyor. Bazıları, “Nasıl olsa kimse fark etmez” diyerek işi geçiştiriyor. Ama bu bakış açısı, memleketin vicdanını çürüten bir bakış açısıdır. Bir hayır eserine bakmak, onu temiz tutmak, işlevini sürdürmesini sağlamak, sadece ahlaki değil, hukuki bir görevdir.
Giresun’un tüm yerel yöneticilerine sesleniyoruz!
Bir hayır eserine sahip çıkmak, sadece o hayır sahibine değil, geleceğe de sahip çıkmaktır. Çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras, iyi insanların hatırasıdır. Eğer biz bugün bu hatıralara sahip çıkmazsak, yarın bizim bıraktığımız hiçbir şeyin de kıymeti bilinmez.
(Devam edecek)
Sosyal Ağlar